Bazen bir üretici kendi motorunu üretmek için gereken imkana ya da güce sahip olmaz. Dışarıdan biraz yardım almaları gerekir. Bu durum genellikle söz konusu markalar daha büyük başka bir şirketin şemsiyesi altındayken ya da markalar arasında fabrika paylaşımı varsa olur. Mesela BMW motoru kullanan bir Opel hiç aklınıza gelir mi?
BMW, motorlarını sık sık başka markalarla paylaşması ile bilinen bir otomobil şirketi değil. Gelgelelim bazen, rastgele bir otomobil bir BMW motoruyla piyasaya çıkıyor ve bu durum – motorun takılı olduğu arabanın geri kalanına rağmen- o arabanın hemen güvenilir ve kaliteli bir otomobil ününe sahip olmasına sebep oluyor.
Bu ilginç durumdan hareketle BMW’nin şimdiye kadarki en iyi ve en tuhaf işbirliklerine beraber göz atalım.
İşte karşınızda, şaşırtıcı bir şekilde bir BMW motoruna sahip en iyi 7 otomobil.
7. MORGAN PLUS 8
BMW 1990’larda Rover’ı bir süreliğine devraldığında, ömrünü tüketmiş bazı İngiliz şasileri ile bazı modern Alman motorları birleştirildi ve bu durum gerçekten işe yaradı. 50. yıl dönümü modeli Morgan Plus 8, 4.8 litrelik BMW motorundan aldığı 367 beygir gücüyle, birçok benzer denemeden daha iyi bir İngiliz-Alman kombinasyonu olarak akıllarda kaldı.
Bentley’in hiç duymadığınız çok nadir modeli: Dominator
6. MCLAREN F1
Buradaki motor-marka bileşimi muhtemelen bilmeyenler için şaşırtıcı gelecektir, çünkü şu anda satılan tüm McLaren modellerinin hepsinin içinde kendi motorları var. Bununla birlikte, 90’lı yıllarda otomobil dünyasını heyecandan heyecana sürüklediği sıralarda efsanevi McLaren F1’e güç veren 6.0 litrelik bir BMW motoruydu.
5. ROVER 75
2004 yılında “Yılın en iyi aile arabası” ödülünü alan Rover 75 modeline az kalsın 6.0 litrelik bir BMW motoru takılacaktı. Ancak Rover verimliliği daha ön plana alarak bu modeline yine BMW üretimi 2.0 litrelik turbo dizel bir motor takmayı tercih etti.
4. ASCARI KZ1
Tahminlerin aksine italyan isimli bu marka aslen İngiliz kökenli bir süper otomobil firması. Ascari KZ1 modelinin Top Gear’in bir bölümüne konu olmasından sonra makul miktarda basın yayın ilgisine ve ünlü bir model çıkarma konusundaki tek başarısına sahip oldu. KZ1’deki motor, 520 beygir gücü ile ile BMW M5’teki S62 5.0 litrelik V8’in ta kendisiydi. Bunun sonucu, 3.8 saniyede 100 Km/Saat hıza ulaşabilmesi ve 323 Km/Saat maksimum hız kapasitesi oldu. Müthiş dememek mümkün değil.
3. WIESMANN GT
Bu listedeki ilk Alman arabası ve küçük şasisi devasa bir V8 için doğru seçim gibi görünmüyor, ancak Wiesmann’dakiler muhtemelen bilindik “Alman Mühendisliği” zihniyetinde kişiler değiller.
2. VERITAS RS3
Orjinal Veritas 1947-1950 arası en fazla 20 tane araç ürettiği tahmin edilen bir yarış arabası markasıydı. Yaklaşık 50 yıl sessiz kaldıktan sonra 2001 de yeni sahiplerle tekrar faaliyete geçtiğinde bunun sonucu Veritas RS3 oldu.
İlk elde BMW 6.0 litrelik V-12 motoru ile 679 Beygir güce sahipti. Ancak daha sonra yine BMW marka, 5 litrelik, 507 Beygir gücünde ve 347 Km/Saat maksimum hız sağlayan bir V-10 bu motorun yerini aldı. Veritas RS3 2020 itibariyle halen seri üretime geçmiş değil.
1. VAUXHALL OMEGA (OPEL OMEGA)
2000’lerin ürünü olan bu araç sizi içine oturur oturmaz derhal büyük bir şirkette çalışan bir beyaz yakalıya dönüştürebilecekmiş gibi durmuyor mu? Satışa çıkan donanım paketleri arasında faks makinesi seçeneği ile gelen bir tane vardıysa şaşırmayacağımız bu aracın motoru 2.5 Litre hacimli bir BMW motoru. Günümüzde üretilse kiralık araba şirketlerinin gözbebeği olacak bu araçtaki tek heyecan verici sürprizde bundan ibaret. BMW yöneticilerinin kendi markasının tam tersine bir imaja ve anlayışa sahip (mümkün olduğunca geniş bir kitleye hitap etmek) bu markaya motor vermesi ne ile açıklanabilir? Herhalde bu hareketin kendi marka imajlarına hiçbir zarar vermeyeceğini düşünecek kadar kendilerinden emin olmaları ile.